İSTANBUL

Ekrem İmamoğlu'ndan Kanal İstanbul çıkışı! Milyonlarca insanın seçtiği...

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kanal İstanbul Projesi'ne karşı olmaya devam ediyor. İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile aynı masada oturup proje hakkında konuşmak istediğini söyledi.

Serpil Portakal
Serpil Portakal[email protected]
Ekrem İmamoğlu'ndan Kanal İstanbul çıkışı! Milyonlarca insanın seçtiği...

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “İstanbul Yeşil Alanlar Çalıştayı”nda gazetecilerin sorularına yanıt verdi.

“BİLİMSEL RAPORLARI GÖRMEZDEN GELEN AKLA KIYMET VERMİYORUM”

“Kanal İstanbul’la ilgili Ulaştırma Bakanı açıklama yaptı imar planının onaylandığının bilgisini verdi. Ne diyeceksiniz bu açıklamayla ilgili?”

- Sayın Bakan, yaklaşık 7 aydır, ‘Kazmayı vuracağız’ diye, kazmayla samimi bir ilişki kurduğunu ifade ediyor. Bu işi, bu kadar basite alan bir Bakan söylemi hayatımda hiç duymadım. Her cümlesi; ‘Kazmayı vuracağız.’ İstanbul halkının, bizim yaptığımız farklı araştırmalarda yüzde 55’i ile 65’i arasında, bu sürece tümüyle, şiddetle karşı olduğunu görüyoruz. Şimdi kamuoyunu görmezden gelen, bilimsel raporlara bu kadar görmezden gelen bir akla gerçekten şaşıyorum. Kıymet de vermiyorum. Elbette kendilerine göre süreci yönetiyor olabilirler. Ama biz de hukuki mücadelemize devam edeceğiz. Süreçle ilgili dava süreçleri başlıyor. Bu konuda hem İstanbul hakkı hem İBB, şahsım, tüm kurum ve kuruluşları… Bakın, İstanbul’da yaşayan esnafı temsil eden kuruluşlar, İstanbul’da var olan sanayi kuruluşlarını temsil eden kuruluşlar, ‘Ya bu benim konum değildir’ deyip, kafasını kuma soktuğu an, toplum onların hepsini yargılar. Bu bakımdan; mesleki kuruluşlar, mesleki odalar, yaşam alanlarının yaşaması için hayatını buna adamış insanların bu konuya, en üst seviyede duyarlılık göstereceğini, dava açacağını, süreci takip edeceğini ben hissediyorum. Tüm bu hamleleri ‘Yok’ saymanın elbette bir karşılığı olacaktır. Elbette yargı, toplum vicdanı, buna dönük benzer tavırlar gösteren insanları yargılayıp, hak ettiği cezaları verecektir. Bu manada biz, sürece devam ediyoruz. 7 ay önce de kazmayı vuruyorlardı. 4 ay sonra ÇED raporu ortaya çıktı. O askıdan indi, plan çıktı. Her gün kazmayı vuruyorlar. Bu kadar pervasız, bence devlet adamlığı ve çalışanı hukukunu bilmeyen, topluma dönük değil, kişilere dönük açıklama yapmayı kendine marifet kabul eden, kişisel bekayla yol yürüyen insanların tavır ve davranışları olarak görüyorum. Ama biz, hukukla, vicdanla, kamu vicdanıyla, doğayı koruma prensipleriyle bu konuda kazanacağımızı şimdiden hissediyorum. 

“SÖZ VERDİĞİ ŞEKİLDE BİZİ MASAYA DAVET ETSİN”

“Siz, her açıklamanızda ortak masadan bahsediyorsunuz ama gündemde bir yerel yönetimler yasa taslağı var; hazırlanıyor. Özellikle yetki kısıtlamasına ilişkin çok fazla madde var. Para cezası ve borçlanma yetkisini kısıtlayan maddeler de var. Tüm bunlar, bu projelere karşı sizin önünüzü tıkayabilir mi?”

- Eline fırsat geçen; oturmuş, yazmış, çizmiş. Ben, bu ülkenin milyonlarca insanının seçtiği bir Belediye Başkanı’yım. Yine milyonlarca, on milyonlarca insanın da seçtiği bir Cumhurbaşkanı var. Benim randevu talebimin ya da isteğimin karşılığı nedir? İşte bunları oturup, konuşmaktır. Yani siz, oturup toplantı yapıyorsunuz bizimle. Bize, ‘Bu kanun, belediye başkanlarının masada olduğu bir ortak akılla hazırlanacak’ diye söz veriyorsunuz. Bakın; söz! 30 büyükşehir belediye başkanı orada. Ben de oradayım. Sayın bakanlar da orada. Bakanların ikisini tanımlıyorsunuz, bizi, 6 belediye başkanını tanımlıyorsunuz. Sözde durulmuyor. Durmayan kim? Sayın Cumhurbaşkanı sorgulasın bunu. Durmayan birileri varsa, cezasını versin. Bize söz verdiği şekilde masaya davet etsin. İstanbul’a özel, kişisel yetki edinimi şeklinde süreci yorumlayıp, ‘İstanbul’da kanalı nasıl yaparım’ diye bu tasarlanmış olduğunu gördüğümüz bir takım çalışmalar önümüze geliyor. Umarım doğru değildir. Umarım bir yanılgıdır; birinin yanlış bir servisidir. Böyle bir tutum yürümez, tutmaz. Demokrasiye aykırıdır. Otoriter rejimlerin yapacağı bir şeydir. Kanuna ve hukuka aykırıdır. İnsan haklarına ve evrensel değerlere aykırıdır. Avrupa Birliği ile imzaladığımız ortak sözleşmelere, yükümlülüklere aykırıdır. Yani hiçbir şekilde doğru olan bir tarafı yoktur. ‘Ben bugün yaptım, kazandım, istediğimi elde ettim’ diye düşünebilirler; kayıplarını tahmin bile edemezler. Biz yine sükunetle, akılcı bir şekilde, İstanbul halkı adına, bizi yönettiğini zanneden bazı insanları uyarıyoruz. 

Yorumlar 1 yorum