Ekrem İmamoğlu’dan flaş açıklamalar: 31 Mart’ta bir devrim olabilir

CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu, "31 Mart'ta bir devrim olabilir" dedi. İmamoğlu, "Beklenmeyen insanlar siyasi reflekslerini bir günde değiştirebilir. Değiştireceğine inanıyorum, göreceksiniz. Bana oy vermeyenler pişman olacak. Çünkü en çok onları mutlu edeceğim” şeklinde konuştu.

CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu ailecek evde televizyon izlemediklerini ifade ederek ''Her gün 'vatan haini misin, değil misin' bunu tartışıyoruz.'' dedi. İmamoğlu, İstanbul adaylığıyla ilgili sorulan soruya ise ''İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmayı kim istemez?'' şeklinde cevap verdi.

CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu, Habertürk'te Veyis Ateş'in sunduğu 'Akılda Kalan' programında soruları yanıtladı.

Ekrem İmamoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyleydi:

''En güzeli istenilme. İstemek tabii ki insan bir yol yürüyorsa, İstanbul'un ilçesinde yapıyorsa, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmayı kim istemez? Ama istenilmek çok güzel.''

"ÇOK ÇALIŞKAN BİR ANNEYLE YAŞADIM"

Daha çok anne ile hayat geçirdim. Babam tüccardı, işle uğraşıyordu. Annem tarımla uğraşıyordu. Bizde tütün vardı. Pek bilinmez, Trabzon Akçaabat'ta tütün yetiştirildi. Tütünü hem topladık, hem dizdik. Aslında imece kültürü. Trabzon'da tütün birkaç yüzyıllık bir tarım. Çok çalışkan bir anneyle yaşadım ben. Sabah'ın 5'inden gecenin 12'sine kadar mesai, bir de beni büyüttü.

"BÜYÜK DEDEM ÖLÜNCE BEN DEDEME KALMIŞIM"

Mevlüt dedem uzun yıllar savaşmış. 6-7 yılı cephede geçmiş. 4 kardeş birlikte dağılıyorlar. En küçüğü benim dedem. Rahmetli vefat edince ben dedeme kalıyorum. Büyük dedem çok sahiplenmiş, ilk torun çocuğuyum. Ben dizinin dibinde savaşı dinliyorum, var olmayı dinliyorum. İki kardeşinin şehit olduğunu biliyor. Dönersem Trakya'da hayat kurarım, diye düşünüyor. Köyde evde kimse yok. Büyük nine var, nine var. Dedem var, üç dul eş var. Dedem II. Dünya Savaşı'nda savaştan korunmayı çok önemserdi. Dedem Demokrat Partili'ydi.

"SOYADIMIZI NÜFUS MEMURU 'MÜDAFA' KOYMUŞ..."

Bizim soyadımız İmamoğlu. Aile kökümüz İmamoğlu. Bizim Osmanlı tapularımız var, orada İmamzâde diye yazar. Soyadı Kanunu çıkınca hiçbir aile 'oğlu' soyadı alamamış. Daha sonra yasa değişiyor ve alıyorlar. Dedem gidiyor İmamoğlu soyadını istiyor, 'olmaz' diyorlar. Bizim soyadımızı nüfus memuru koydu biliyor musunuz? Dedem kendini savundu diye 'Müdafa' soyadını koyuyor, 'Gıcık' diye de koyabilirdi. Karadeniz'de özellikle Köprübaşı ilçesi bunun kökenidir, oradan dağılmadır. Akçaabat'tan dağılmışız. Türkiye'nin pek çok yerinde vardır.

"KURAN'I ÖĞRENDİM İNANCIMI KENDİ İÇİMDE YAŞARIM"

Ben iyi bir Kuran eğitimi aldım. İlkokula gitmeden Kuran okuyordum. 5 yaşında başladım. İlk dayağımı da orada yemiştim, çok garibime gitmişti, yadırgamıştım. Sonra daha keyifli gelmişti bana. Dindar, inançlı bir ailemiz var. İlmihali ciddi anlamda ezbere sunabilen, hafız gibi okuyabiliyordum. İnancımı kendi içimde yaşayan birisiyim. Bir tek şu var, benim yadırgadığım şey, Kuran'ı bize Türkçe öğretmediler. Tabii ki Arapça okuyalım ama anlamını da öğretselerdi. Ben belediye başkanlığımda binlerce meal dağıtmış birisiyim.

"EMEKLİLİKTE YAŞA TAKILANLARDANIM"

Ben inşaatın içinde bulundum. Önce inşaat malzemeleri işi yapardı babam. 80'lerin başlarında müteahhitliğe başladı Yalova, Kadıköy yakasında. Sonrasında Beylikdüzü'nde. Kadıköy'de oturuyorduk. Bağlarbaşı daha sonra Kadıköy'de kendi yaptığımız binada. Sonra Beylikdüzü oluyor. Zaten ben Kadıköy'den üniversiteye Avcılar'a gidiyorum. Derken zaten okurken çalışıyordum. 89 Bağ-Kur'luyum ben. Emeklilikte yaşa takılanlardanım. Okul bitmeden ticaretle uğraşan biriydim.

"EŞİMİN ARKADAŞIMIN KIZ KARDEŞİ OLDUĞUNU ÖĞRENİNCE..."

Eşimle bir düğünde tanıştım. Arkadaşımın kız kardeşiydi. Öğrenince 'eyvah' dedim. Gönül geri çekilmiyor, sen ne kadar gitsen de. Tanışmayı bir boyut ileriye götürdüm. Direk 'benim evleneceğim kadın' dedim. Önce arkadaşımın kapısını çaldım, mertçe konuştuk. Nasıl bir hayat düşündüğümü ifade ettim kendisine. Bana söylememiş gibi oldu kabul ettiğini. Süreç tatlıya bağlandı. 18 Kasım 95'de evlendik. Eşim 18 Kasım, oğlum 18 Kasım, evlilik tarihimiz 18 Kasım'dır. Bizim için özel gündür.

"ÇOCUKLARIN SEVGİSİNİ KAYBETTİĞİN AN BIRAK"

Kızım hayallerini 31 Mart sonrasına erteliyor. Yaptığım şeylerden gurur duyduğunu hep söylüyor. Beylikdüzü Yaşam Vadisi'ni sahipleniyor, 'orası benim' diyor. Bir siyasi arkadaşım bana  demişti ki, 'eğer bu kadar çocuk sevgisini yakalamışsın, bu müthiş bir şey! Çocukların sevgisini kaybettin an siyaseti bırak'...

"KÖFTE YAPMAYI ÖĞRENDİM"

Keresteciler sitesinde Akçaabat Köftecisi'nin yerini kurduk. Allah rahmet eylesin, rahmetli oldu. Bir hafta sonra adam ortada yok. Oysa dükkanın açılmasını o istedi. İş başa kaldı mı? Hem üniversite öğrencisi, hem inşaatçısıyım bir de restaurant çıktı. Sonra 95'te Üsküdar'da açtım. Ustanın morali iyiyse köfte güzel, evde kavga ettiyse köfte berbat. Akçaabat'a atladım gittim, orada meşhur bir usta var bana köfteyi öğretti. Artık her gün kaliteli köfte çıktı. Hep derim ki, 'işini bilmiyorsan o işin patronu olamazsın'. Gittim en iyi yoğurdu Düzce'de, Kaynaşlı'da buldum

"İLÇE BAŞKANLIĞI SİYASET İÇİN MÜTHİŞ BİR OKULDUR"

98 yılında evimi Beylikdüzü'ne taşıdım. Beylikdüzü'nün varoluşunu yaşadım. Büyük aile meclisini topladım, 'belediye başkanlığını düşünüyorum' dedim. ANAP'ta kısa zamanda bir siyasi hayatım oldu. Aileme 'Ben CHP'den siyasete gireceğim' dedim. Rahmetli amcam AK Parti'de siyaset yaptı, CHP'liler de vardı. 'Aileden birisi siyaset yapacaksa ben siyasete girmeyeceğim' dedim. 2008'de CHP'ye üye oldum. Birkaç yıl sonra aday adayı oldum. 4,5 sene ilçe başkanlığı yaptım. İlçe başkanlığı siyasi tarla açısından müthiş bir alan, müthiş bir okul. O zaman sayın Akif Hamzaçebi, Mehmet Ali Özpolat, sayın Tamaylıgil beni ikna etti. Kendimi çok adadım.

"BİZ AİLECE TELEVİZYON İZLEMİYORUZ..."

Hangi parti olursa olsun bütün siyasi parti ilçe başkanlarıyla dostluk kurdum. Kongrelerine gitmek için can attım, evime davet ettim. Ben rakibimin proje tanıtımına gittim. Bu insani ve gerçekçi bir tavır. Sahada yaşadığım şey şu, sanki ben uzaydan inmişim gibi. Aslında neysem oyum. Evde biz haber izlemiyoruz. Niye? Haberlerdeki o siyasi kurgu, dil, çok üzücü. Her gün 'vatan haini misin, değil misin' bunu tartışıyoruz. Böyle bir şey olabilir mi?

"31 MART'TA BİR DEVRİM OLABİLİR"

Bence değişim isteniyor. Başta dil değişimi. Şu anda ben kendimi siyasette sahaya yansıtıyorum. 31 Mart'ta bir devrim olabilir, ben hissediyorum onu. Beklenmeyen insanlar siyasi reflekslerini bir günde değiştirebilir.  Değiştireceğine inanıyorum göreceksiniz.

"10 KASIM'DA CAMİDE KURAN OKUTUYORUM CEMEVEİNDE LOKMA DAĞITIYORUZ"

İlçe başkanıyken başladım, belediye başkanıyken devam ediyor. Her 10 Kasım'da camide Kuran okutuyorum, cemevinde lokmalar dağıtılıyor. Ben büyüklerimin mezarına gittiğimde dua ederim. Ben sadece Atatürk'e değil kendi dedemi, sizin  dedenizi anıyorum. Onlar da milli mücadelenin içerisindeydi. Gençler 'biz niye 10 Kasım'da mevlüt okutmuyoruz' dediler. 'Tam da yüreğimdekileri söylediniz' dedim.

"CUMHURBAŞKANINA ANLATTIM 'TAMAM TAMAM' DEDİ"

Rauf Denktaş Kıbrıslı. Rauf Denktaş Beylikdüzü'nde evi var. Eşi geldiğinde orada oturuyordu. Ben Rauf Denktaş'ı çok seviyorum. Dolayısıyla bir hayalim vardı. Bir heyet kuruldu, bir sanatçıya tasarım yaptırıldı. Yani orada Londra Antlaşması'nın imza anı. Orada imza atan Makarios var doktor Fazıl Küçük var. İngiliz temsilci var. En sağdaki genç Rauf Denktaş var. Ecevit ne ifade ediyor? Rahmetli Erbakan ne ifade ediyor? Orada mücadele var. Bu bir tasarım tarihi anlatıyor. Sayın Erdoğan 'one minute' dediğinde hangi bayraklar asıldı. Erdoğan'ın işaret parmağıyla gösterdiği Peres'i gösterdi. Ben bunu sayın Cumhurbaşkanı'na anlattım 'tamam, tamam' dedi.

"MHP'Lİ YÖNETİCİLER GELDİ BENİ HAKLI BULDU"

Bunu eleştiren bir ülkcüydü. Alperen Ocakları daha sonra açıklama yaptı, 'Bu bir Makarios anıtı değildir' dedi. MHP'nin yöneticileri geldi beni haklı buldu. O anıt orada tam 3 yıldır duruyor. Ne bir tepki var ne bir şey.

"BIRAKTIĞIM YERE ASLA GERİ DÖNMEM"

Beylikdüzü'nde tamamlamak istediğim bir şeyler var dedim. Ama kararlılık sürece liderlik yapmanın en baş unsurlarından bir tanesi. Kararlılık liderden beklenen bir şey. İki kararlılığım var.Bir istenildiğim yerde bir karar verdim yola çıktım. İki bıraktığım yere asla bir daha geri dönmem. Orada bir ekip var, başkan var, iyi biliyorum, onun da yetiştireceği insanlar var. Büyükşehir belediyesini kazanacağım yine Beylikdüzü'ne hizmet edeceğim.